Son yıllarda giderek daha az kullanılsa da pek çoğumuzun dişlerinde bir veya birkaç tane siyah ya da gümüş renkli dolgu mevcut. Özellikle büyük arka dişlerimizin geniş çürüklerinde bu tür dolgular sıkça kullanılıyor.
Bu tür diş dolgularına “AMALGAM” dolgu adı veriliyor. İçerik olarak bir çeşit metal karışımı. Bu karışım içinde de en büyük sağlık riskini oluşturan metal “CİVA”. Amalgam dolgunun hazırlanma yöntemine göre dolgu yapısının %40-50’si civadan oluşuyor.
Civa, pek çok metalden farklı özellikler gösteren bir yapıda. Düşük ısı aralıklarında ve standart sıcaklıklarda hem katı hem sıvı hem de gaz formunda bulunabiliyor. Ancak bizim bilmemiz gereken en önemli özelliği “CİVA İNSAN SAĞLIĞI İÇİN TOKSİK” yani zararlı, bir çeşit zehir.
Gerek insan sağlığına gerekse de doğaya verdiği zarar nedeniyle civa kullanımı pek çok alanda kısıtlanmış durumda. Atıklarının doğaya karışıp canlılar üzerine olumsuz etkiler yapmasının önüne geçilmesi için sık sık uluslar arası toplantılar yapılıp düzenlemeler getiriliyor. Gerek tıp alanında gerekse de ev kullanımında civa kullanımının kısıtlanması için kurallar getiriliyor. Örneğin civalı termometreler, ateş ölçer ve civalı tansiyon aletlerinin satış ve hastanelerde bulundurulması bir süredir yasak. Çünkü bu cihazların kırılması ve civanın çevreye yayılması halinde doğru önlemler alınmadığı insan sağlığı üzerine uzun süreler devam eden ciddi olumsuz etkiler yapabiliyor.
Diş dolgusu halinde ağızlarımıza konan civa da bir istisna değil. Dolguların içeriğindeki civa 7 gün/24 saat boyunca gaz formunda salınmaya devam ediyor. Bu salınım yemek yeme, çiklet çiğneme gibi çiğneme hareketleri ile artıyor. Hele ki diğer dişlerde farklı bir metal kaplama, protez vb. varsa aralarında oluşan bir çeşit kimyasal/elektriksel tepkime ile salınan civa buharının miktarı da kat kat artıyor.
Gaz formunda salınan bu civa solunum yolu ve mide-barsak yoluyla vücuda alınıyor. Alınan bu civanın yerleştiği, depolandığı başlıca birkaç doku var. Birincisi santral sinir sistemi, yani beyin ve omurilik; bir diğeri ise böbrekler. Yüksek dozda civa maruziyetinin insanlarda böbrek fonksiyonlarında bozulma ve pek çok nörolojik hastalığa neden olduğu gösterilmiş.
Pek çok ulusal ve uluslararası sağlık kurumu amalgam dolguların zararsız olduğunu iddia ediyor. Başlangıçta bu dolgulardan herhangi bir civa salınımı olmadığı iddia edilirken son 10-15 yıldır amalgam dolgulardan civa salındığı ve bunun yıllarca devam ettiği artık kesin olarak biliniyor. Aynı kurumlar bu defa amalgam dolgudan salınan civanın miktarının çok az olduğu ve insan sağlığına zarar vermediğini savunuyorlar. Bu noktada bilinmesi ve düşünülmesi gereken 3 önemli faktör var:
Pek çok uluslararası sağlık düzenleme kurumu amalgam dolgunun 6 yaş altı çocuklara ve hamile kadınlara uygulanmaması gerektiği yönünde önerilerde bulunuyor. Ancak bu yeterli değil. Pek çok nörolojik, psikiyatrik ve romatizmal hastalıkta civanın bu hastalıkları tetikleyici etkisi olabileceğini düşündüren veriler mevcut. Özellikle nedeni açıklanamayan bitkinlik, kas-iskelet sistemi ağrıları, fibromiyalji gibi yaygın ağrı sendromlarında amalgam dolguların yani civanın etkisi olabileceği düşünülmekte.
Alınması gereken ilk önlem amalgam dolgu kullanımından vazgeçilmesi. Her ne kadar amalgam alternatiflerinin tedavi maliyetleri daha yüksek olsa da uzun vadede yaratabileceği sağlık sorunları dikkate alındığında buna değer.
Amalgam dolgusu olanlar ne yapmalı? Bunların yarattığı sağlık sorunları göz önüne alındığında bu dolgulardan kurtulmak şart gibi görünüyor. Ancak amalgam dolguların hem takılma hem de çıkarılma aşamalarında dolgudan vücuda karışan civa miktarı çok artabiliyor. Bu nedenle bu işlemin deneyimli ve gereken önlemleri alan bir diş hekiminin yapması şart. İşlem öncesi ve sonrası alınacak önlemler, yapılacak müdahaleler konusunda bilgi sahibi bir doktorun takip ve tedavisinin devam etmesi de sonradan ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının önüne geçilmesi açısından önemli.