Fibromiyalji, kas, tendon ve ligamanlarda kronik (uzun süreli) yaygın ağrılara neden olan bir ağrı sendromudur. Sık görülür ve toplumda her 100 kişiden 3-4’ünde ortaya çıkar. Sıklıkla tanı sırasında diğer dejeneratif eklem hastalıkları karıştırılabilir. Yakın dönemde yapılan bilimsel çalışmalar ile tanınması kolaylaşmış ve yaşamı nasıl etkilediği çok daha net olarak ortaya konmuştur.
Örneğin ağrı olmasına rağmen bu rahatsızlığın iltihabi veya dejeneratif bir hastalık olmadığı artık bilinmektedir. Uzun süreli çalışmalardan elde edilen verilere göre ilerleyici bir hastalık değildir, yani gelecekte kas, kemik, eklem veya organlarda kalıcı hasar yapması beklenmez. Ağrı çok kötü olsa bile artritten (eklem iltihabından) farklı olarak kemik veya eklemlerin yapısında herhangi bir hasar yapmayacağını bilmek ve hatırlamak önemlidir.
Fibromiyalji otoimmün yani vücudun bağışıklık sisteminin kendi kendine yaptığı bir hastalık değildir. Ancak Romatoid Artrit ve Sistemik Lupus Eritematozus gibi otoimmün hastalıklara eşlik etmesi nadir değildir.
Yaygın kas ağrısı, yorgunluk ve uyku düzensizlikleri fibromiyaljinin ana bulgularıdır. Ancak bu bulgular kişiden kişiye ve günden güne farklılıklar gösterir. Pek çok kişide bulguları iyice kötüleştiği alevlenme zamanları olur. Genelde en yıpratıcı bulgulardan biri yorgunluktur ve bu kişiler düzgün düşünememekten ve pek çok şeyi tam hatırlayamamaktan yakınırlar. Bu duruma “fibrofog” da denir. Ağrılar genelde tüm vücutta yaygındır, bazen de belli noktalarda daha belirgin hissedilir. Bazı kişiler ağrıları uç iklim olaylarında, yani çok sıcak, çok soğuk veya fazla nemli havalarda arttığından muzdariptir.
Fibromiyalji genelde tanısı zor konan bir rahatsızlıktır. Bulguları kişiden kişiye farklılık gösterebildiği gibi bu bulgulara neden olabilecek pek çok hastalığın değerlendirilip ekarte edilmesi gerekir. Örneğin tiroid bezinin az çalışması, D vitamini eksikliği gibi metabolik durumlar veya Lyme Hastalığı adı verilen bir mikrobik hastalık benzer bulgulara neden olabilir. Fibromiyalji tanısının kesinleştirilmesini sağlayacak özel bir kan testi, görüntüleme yöntemi yoktur. Aslında diğer hastalıkları ekarte etmek için istenen tüm tetkiklerin tipik olarak normal bulunması beklenir.
Yakın zamana kadar fibromiyalji tanısı, vücut üzerinde belirlenmiş hassas noktaların değerlendirmesi ile konmaktaydı. Bu belirlenmiş noktalar üzerine yapılan hafif bir baskı bile fibromiyaljisi olan kişilerde ağrı ve rahatsızlığa neden olmaktadır. Pek çok kişi belirlenmiş bu noktalar dışındaki vücut bölgelerinde de ağrılar hissetmektedir. Bu hastalığın tanısına yol göstermek için 2010 yılında yayınlanan tanı kriterlerinde yorgunluk, sabah bitkin uyanma ve bilişsel bulguların da (hafıza ve idrak gibi düşünme işleviyle ilişkili problemler) değerlendirilmesi önerilmiştir.
Fibromiyalji, yaygın ağrılara neden olan bir ağrı sendromudur. Bu rahatsızlığın iltihabi veya dejeneratif bir hastalık olmadığı uzun yıllardır bilinmekte. Pek çok teori, çalışma olmasına rağmen bu hastalığı ortaya çıkaran nedenler net olarak ifade edilemiyor. Uyku düzeninde bozulma, ağrı algısında değişiklik, bazı hormonal dengelerde düzensizlik gibi nedenler öne sürülmekle beraber bu durumların da gerçek nedenden çok hastalığın sonuçları olduğu aşikar.
Aslında klasik tıp yaklaşımımız ne yazık ki çok zaman hastalığı ortaya çıkaran nedenlerden çok hastalık başladıktan sonraki süreçler üzerine yoğunlaşıyor. Hastalığın temel nedenlerini tespit edip bunları ortadan kaldırmaktan ziyade bulguların ve ara basamakların düzeltilmesine odaklanıyor.
Fbiromiyaljiyi başlatan nedenlerden aslında pek çok hastalığı başlatan faktörlerden çok da farklı değil. Fibromiyaljiye neden olabilecek bu faktörlere bir bakalım:
Fibromiyalji tedavi yaklaşımının en önemli faktörlerinden biri kaliteli ve yeterli uykunun alınması. Bunu sağlarken de ele alınması gereken ilk konu uyku mekanı düzenlenmesi. Uyku sorunları bu hastalığın bir parçası olabildiği gibi, yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak da ağrıları ve diğer şikayetleri artırabilir.
Derin uykuda salgılanan büyüme hormonu ve melatonin gibi hormonların vücuttaki hasarları tamir edici etkileri var. Keza yetersiz uyku, “serotonin” adlı hormonun düzeylerini azaltarak hem ağrıları hem de fibromiyaljiyle birlikte sık görülen depresyon, çökkünlük hissini artırıyor.
Sonuç olarak iyi ve sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gerekenler şunlar:
Fibromiyalji tedavisinde egzersiz, uyku düzeninin sağlanması iyi sonuçlar doğurabilir. Bazı ilaçlardan da yeri geldiğinde faydalanılmasına karşın ilaçlarla kalıcı bir iyileşme genelde sağlanamaz. Hastalık zeminini oluşturan besin duyarlılıkları, ağır metal yükleri, sessiz mikrobik etkenler, toksik maddeler gibi faktörlerin ele alınması ve temizlenmesi ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Bu faktörlerin temizlenmesinde “biorezonans” ve “akupunktur” gibi tamamlayıcı tıp metotları etkili yöntemler olabilir.
Fibromiyaljide kullanılan bir grup farklı ilaç mevcuttur. Başta ağrı kesici ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun dışında bazı depresyon ilaçları hem uykunun düzenlenmesi hem de fibromiyaljiye sıklıkla eşlik eden depresyona müdahale etmek için kullanılmaktadır. Sinir ucu iltihabına bağlı ağrı (nöropatik ağrı) tedavisinde kullanılan bir diğer grup ilaç da ağrılarda kısmen azalma sağlamaktadır. Ancak bu ilaçların hiç biri genelde kalıcı iyilik hali sağlamaz ve sıklıkla sersemlik hissi, gün içinde uyuklama ve halsizlik gibi yan etkilere neden olabilirler.
Sizi takip eden doktorunuz tedavinizin bir aşamasında sizi fizyoterapiste veya günlük egzersizlerinizi düzenleyecek uzman bir eğitmene yönlendirebilir. Fizyoterapi uygulamaları ile duruş bozukluklarının düzeltilmesi, kaslara yönelik germe ve gevşeme sağlayacak uygulamalar ve günlük ev egzersizleri ile daha aktif bir yaşam sürmeniz sağlanabilir.
Fizyoterapi uygulamalarının yanı sıra aerobik egzersizler, yani oksijen dolaşımını ve kalp hızını artıran egzersizler de ilk günlerde ağrıyı bir miktar artırsa da sonrasında ağrıların azalmasına katkıda bulunabilir. Yüzme, tempolu yürüyüş ve bisiklet bu anlamda uygun olabilecek egzersizlerdir. Egzersiz yoğunluğunun ve süresinin yavaş yavaş artırılması hem ağrıların alevlenmesinin önüne geçer hem de kişinin egzersize devam etme motivasyonunu artırır.
Konuya hakim bir eğitmen eşliğinde yapılan yoga, pilates ve Tai-Chi gibi yöntemlerin de ağrıların azalmasına katkıda bulunduğu bilinmektedir.Yüksek ağırlıkların kullanıldığı kas gücüne yönelik egzersizlerden ise ağrıları artırabileceği için genelde kaçınmak gerekir.