Romatoid artrit hastalığı, iltihabi romatizmal hastalıklar arasında toplumda en sık görülen hastalıktır. İltihabi romatizmal hastalık dendiğinde herhangi bir mekanik etken (yani kaza, zorlanma, kırılma, aşınma gibi) veya eklem içinde gösterilebilir bir mikrobik etken olmadan, vücudun bağışıklık sisteminin kendi eklem yapılarına zarar verdiği (otoimmün) romatizmal hastalıklar anlaşılmaktadır.
Bu hastalık genelde el, ayak, el ve ayak bilekleri, diz ve dirsek gibi küçük ve orta boydaki eklemlerde kendini gösterir. Hastalığın aynı anda 3-4’ten fazla eklemde olması ve iki taraflı (yani sol tarafta varsa sağda da olması) bulgular göstermesi beklenir.
Bazı bölgelerde değişkenlikler olabilmekle beraber ortalama her 100 kişiden birinde romatoid artrit hastalığı ortaya çıkar. En sık görüldüğü yaş grubu genç erişkin bireylerdir. Ancak çocukluk çağından yaşlılığa kadar her yaşta romatoid artrit kendini gösterebilir. Çok belirgin farklılık göstermemekle beraber kadınlarda biraz daha sık tanı konmaktadır. Genetik faktörlerin kısmen etkileri olsa da bu etki çok belirgin değildir. Yani örneğin annenizde Romatoid artrit olması, mutlaka sizde de bu hastalığın ortaya çıkacağını göstermez. Aynı biçimde sizde romatoid artrit tanısı konmuşsa mutlaka aile büyüklerinde de önceden tanı almış birinin olması şart değildir. Ancak bildiğimiz, bir kişide romatoid artrit olması, o kişiyle yakın kan bağı olan bireylerde romatoid artrit olma olasılığını toplumda görülme sıklığına göre bir miktar artırdığıdır.
Hemen tüm romatizmal hastalıklarda olduğu gibi klinik bulgular yani kişinin şikayetleri ve muayene bulguları tanının ilk ve en önemli aşamasıdır. Şikayeti ve muayene bulgusu olmayan birinde, sadece tarama amaçlı test ile romatoid artrit araştırması yapılması hem gereksiz hem de yanlıştır. Çünkü bu amaçla yapılacak testlerin başka nedenlerle pozitif saptanması olasılığı vardır ve bu durum gereksiz ve yanlış tedavilere yol açabilir. Ayrıca bazen klinik ve muayene bulguları tipik olarak romatoid artrit düşündürmesine rağmen yapılan tetkiklerin negatif saptanması olasılığı vardır. Bu duruma “Seronegatif Romatoid Artrit” denilir ve testler desteklemese bile bu bireylere tedavi başlanması gerekebilir.
Romatoid artrit hastalığı düşündüren şikayetleri olan bireylerde yapılacak kan tetkikleri yol gösterici olabilir. İltihabi durumun göstergesi olan Sedimantasyon hızı ve CRP tetkiklerinin yanı sıra Romatoid Faktör (RF) ve Anti-CCP gibi daha özelleşmiş tetkikler de kullanılır. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi bu tetkiklerin mutlaka klinik bulgularla beraber değerlendirilmesi gerekir. Örneğin RF yüksekliğine neden olabilecek pek çok başka faktörlerin olmasının yanı sıra sağlıklı bireylerin %5-15’inde bu testin (+) saptanması mümkündür.
Romatoid Artrit küçük ve orta boy eklemlerde etkili olur. Yani sıklıkla el, ayak, bilekler, diz, dirsek gibi eklemlerde görülür. 3-4’ten fazla eklemin aynı anda etkilenmesi, bulguların vücudun her iki yanında da olması beklenir. Genelde eklem ağrısı ile kendini gösterir. Bazı durumlarda birkaç günden uzun süren, hatta haftalarca sürebilen eklem şişlikleri olabilir. Eklemde kızarıklık pek bu hastalığın bulgusu değildir, kızarıklık olması daha çok gut veya mikrobik eklem sorunlarını düşündürür. Sabah tutukluğu yani eklemlerin sabah ilk uyanma sürecinde hareket ettirmede zorluk çekilmesi, örneğin bardağın tutulmasında zorluk, düğmenin iliklenmesi gibi işlerin yapılamaması ve bu durumun yarım saatten uzun sürmesi hastalığın tipik bulgularından biridir. Romatoid artritin omurga ve belde bulgu vermesi pek beklenmez. Sadece bazı ağır süreçlerde kafa ile ilk boyun omuru arasındaki eklemde iltihaplanma olabilir ve kendini boyun ağrısı olarak gösterebilen bu durumun olası ciddi komplikasyonlar nedeniyle hızla tanınıp tedavi edilmesi gereklidir.
Romatoid artrit, asıl olarak eklemlerde zarar gösteren bir hastalık olmakla beraber bir sistemik bir iltihabi otoimmün hastalık olduğundan nadiren başka organ ve dokularda da olumsuz bulgulara neden olabilir.
Özellikle aktif devam eden hastalığın yeterince kontrol altına alınmadığı hallerde kansızlık bulguları ortaya çıkar. Çünkü aktif iltihabi durum, kan yapımı için gerekli olan maddelerin kemik iliğinde kullanılmasını engeller. Belirgin bir madde eksikliği (örneğin demir) olmamasına rağmen kemik iliğinde bu madde kan yapım sürecine katılamadığı için kan yapımı aksar ve kansızlık ortaya çıkar. Eksik olduğu düşünülen maddenin verilmesi de bu durumu düzeltmez. Bu duruma “kronik hastalık anemisi” denir ve tedavisi iltihabi sürecin kontrol altına alınması ile sağlanabilir.
Bunun dışında gözün iltihabi hastalıkları (sklerit ve üveit gibi) , göz ve ağız kuruluğu (ikincil Sjögren Sendromu) sık görülür.
Dirsek gibi bası bölgelerinde oluşan büyük kistik yapılara romatoid nodül denilir ve bazen bu yapılar hastalık kontrol altına alınsa bile eski haline dönmeyebilir. Nadir görülen bir bulgudur ve her romatoid artrit hastasında olması beklenmez.
Akciğerde hava kesecikleri arasındaki interstisyum denilen alanda iltihabi sürece bağlı gelişebilen hasar dolayısıyla nefes darlığı, hava açlığı ortaya çıkabilir. Bu durum hastalık süreci ile ortaya çıkabildiği gibi nadiren de verilen tedavilerin bir yan etkisi olarak kendini gösterir. Yine akciğer içinde, tıpkı bası bölgelerinde olduğu gibi “romatoid nodül” yapılarının gelişimi gözlenebilir. Bu akciğer nodülleri sıklıkla bir soruna neden olmasa da akciğer kanserinden ayırt edilmeleri zor olabilir.
Genelde ağır seyreden romatoid artrit olgularında nadir görülen bir durum da vaskülit yani damar iltihabı gelişimidir. Bu durumda iltihabi bulgular gösteren damarın beslediği alandaki dokularda cilt döküntüleri, o dokunun kanlanma sorunlarına bağlı ağrı ve yaraların ortaya çıkması söz konusu olabilir. Neyse ki bu nadir görülen bir durumdur.
Romatoid Artrit öncelikle kronik bir hastalıktır. Yani zemindeki hastalığı başlatıcı, artırıcı faktörlerde belirgin bir düzelme sağlanabilen durumlar haricinde uzun yıllar, sıklıkla da yaşam boyu devam etmesi beklenen bir hastalıktır. Romatoid Artritin sebep olabileceği en önemli sorunlardan biri eklemlerde, özellikle de el eklemlerinde kalıcı hasar yapma olasılığıdır. Ağır bulgularla seyreden ve yeterli tedavi almayan bir hastada olabilecek eklem hasarları ile başta ellerde olmak üzere geri dönüşsüz işlev kayıpları meydana gelebilir. Bu durum günümüzde erken tanı ve etkili tedavi olanakları ile çok nadir görülse de Romatoid Artriti olan bir birey bu olasılığın farkında olup düzenli takiplerini aksatmamalıdır.
Her ne kadar eklemde kalıcı hasar yapma olasılığı taşısa da her romatoid artrit tanısı konan hastada bu sorun gelişecek anlamına gelmez. Aksine bu derece ağır giden süreçler nadir görülmektedir ve etkili tedavi seçenekleri sayesinde eskisine göre çok daha nadir ortaya çıkmaktadır.
Romatoid artrit, genç yaşlarda ve kadınlarda biraz daha sık görüldüğünden sıklıkla hamilelik ile ilgili sorular da gündeme gelmektedir. Öncelikle tek başına romatoid artrit tanısının olması hamile kalınması için bir engel değildir. Hatta birçok romatoid artrit hastası kadında hamilelik ile hastalık bulgularının azaldığı, hatta ortadan kaybolduğu görülebilir. Ancak hamilelik planı aşamasında ve hamilelik sürecinde alınan ilaç tedavilerinin mutlaka düzenlenmesi ve anne ve/veya bebeğe zarar verebilecek tedavilerin belli bir süre önceden bırakılması gerekmektedir. Bu konuda mutlaka romatoloji uzmanınızla yakın iletişimde olup hamilelik planlarınız hakkında doktorunuzu bilgilendirmeniz ve kontrollerinize önerilen aralıklarla düzenli olarak gitmeniz önemlidir.
Doğum sonrası dönem de önemli bir süreçtir. Zira romatoid artrit tanısı olan kadınlarda doğum sonrası hastalık alevlenme olasılığı olduğu gibi bazı kadınlarda ilk tanı doğum sonrası konmaktadır.
Kronik ve iltihabi bir romatizmal hastalık olan Romatoid Artritin tedavisinde öncelikle tüm kronik ve iltihabi romatizmal hastalıklardaki tedavi prensipleri uygulanmalıdır. Aksi takdirde sadece ilaç tedavisi yetersiz ve eksik bir tedavi olacaktır.
Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar başlıca 2 grupta incelenir:
Öncelikle klinik bulgularınız yani hastalığa özgü eklem ağrısı, şişliği, tutukluğu gibi bulgularınız yoksa ailede romatoid artrit tanısı olan bir yakınınız olsa bile tarama amaçlı test yapılması gerekli değildir. Romatoid artrite özgü testlerin check-up gibi genel sağlık kontrollerinde bulunması da gerekli olmadığı gibi yeri geldiğinde çıkan sonuçlar kafa karıştırıcı ve başka lüzumsuz tetkiklerin yapılmasına yol açıcı sonuçlar doğurabilir.
Hastalığın ortaya çıkışında ve hastalığı olanlarda alevlenmelere neden olabilecek bazı faktörlerin göz önüne alınması ve bunların düzenlenmesi hem romatoid artritten korunmada hem de genel sağlık açısından fayda sağlayacaktır. Bu faktörlerin başlıcaları şunlardır: